Alman tarihçinin gözünden Atatürk ve 19 Mayıs

Alman tarihçinin gözünden Atatürk ve 19 Mayıs

Alman tarihçi Johannes Glasneck, Atatürk’ün Samsun’a çıkmadan önce Genelkurmay koridorlarında o günlerde yaşananları 1971 tarihli ‘Kemal Atatürk ve Çağdaş Türkiye’ kitabında kaleme almıştı. İşte Alman tarihçinin gözünden Atatürk ve 19 Mayıs;

Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nın ilk adımı olan 19 Mayıs 1919’daki Samsun’a ayak basmasının üzerinden tam 99 yıl geçti.

Doğu Almanya’nın en popüler tarihçilerinden Johannes Glasneck de Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkmadan önce Genelkurmay koridorlarında o günlerde yaşananları 1971 tarihli “Kemal Atatürk ve Çağdaş Türkiye” kitabında anlatmıştı.

Glasneck’in Atatürk’e dair biyografi kitabı, Onur Yayınları’ndan Kasım 2014’de, Arif Gelen’in çevirisiyle okuyucuyla yeniden buluştu.

Alman yazar, kitabında, 19 Mayıs’a dair dikkat çeken bilgiler aktarıyor. Atatürk’ün Samsun’a gönderilmeden önce arkadaşlarıyla ciddi bir çalışma içerisine girdiğini aktaran Glasneck, daha gitmeden aslında Mustafa Kemal’in amacının direnişe geçmek olduğunun altını çiziyor.

Glasneck kitabında 19 Mayıs 1919 ve öncesindeki günleri şöyle aktarıyor:

“(…) Yıldız sarayında geçen görüşme sırasında padişah, sarayın penceresinden görülen İngiliz gemilerini göstererek, ülkenin ve ulusun nasıl kurtarılabileceği konusunda herhangi bir yol göremediğini çekingenlikle söyledi. Müttefiklere karşı Türk ordusunun ya da halkın sabotajına ve zor başvurmalarına izin verilmemesi konusunda Mustafa Kemal’e sıkı tembihlerde bulundu.

Mustafa Kemal, Yıldız sarayından Genelkurmaya gitti. Burada Fevzi ile öteki subaylar, Anadolu kurtuluş hareketinin desteklenmesi konusunu görüşmüşlerdi. Müttefiklere artık hiçbir silahın teslim edilmemesini sağlamak istiyorlardı. Toplanan silahlardı. Bu kuvvetler işgal devletlerinin yapabilecekleri ani müdahaleler karşısında karşı-saldırıya geçebilirlerdi. Mustafa Kemal, onlarlar gizli bir telgraf şifresi üzerinde de anlaştı. Anadolu’da tartışılırken Mustafa Kemal şöyle dedi: “Ben bunu gerçekleştirmek için Anadolu’ya gidiyorum. Buradan verilen buyrukları yerine getirmeyeceğim.”

16 Mayıs 1919 günü akşamı ordu müfettişi 23 subaylık kurmayı ile küçük 'Bandırma' vapuruna bindi. Herkesin yüzü ciddi ve düşünceliydi. Birkaç saat önce Yunanlıların İzmir’i işgal ettiği haberi gelmişti. Yanında bulunanlardan bazıları sordu: “Paşa şimdi ne yapacak? Padişahın buyruklarına mı, yoksa ulusal vicdanına mı uyacak?

“Bandırma” vapuru Türkiye’nin Karadeniz kıyısı boyunca üç gün yol aldı. Derken 19 Mayıs 1919’da Samsun limanında demirledi. Mustafa Kemal Anadolu toprağına ayakbastı. Bekleyişler ve acı verici belirsizlik sona ermişti. Bütün gücü ile işine girişti. Varışından hemen sonra telgraflar işlemeye başladı. Mustafa Kemal önce Anadolu ve Trakya’da bulunan altı kolordunun hepsi ile bağlantıya geçti. Birliklerin karargahları henüz duruyordu, ama askerler dağıtılmıştı. Her birliğin çok az sayıda askeri vardı. Yalnızca Erzurum’da Karabekir’in 15. Kolordusu ile Sivas’ta onun komutasında bulunan 3. Kolordunun bir ölçüde güçlü dört tümeni vardı. Daha ilk telgraflar, aldığı buyruğun biçimine ve özüne aykırı düşüyordu. Mustafa Kemal, İzmir bölgesinde durumu soruşturdu, birlikleri güçlendirmek için ne gibi olanaklar gördüklerini kolordu komutanlarına sordu ve gönüllü birliklerin kurulmasını teşvik etti. 29 Mayıs’ta kolordu komutanlarına gerilla savaşına hazırlanmalarını açıkça buyurdu. Meslek subayı olarak düzensiz birliklerden fazla bir şey beklemiyordu. Ama bir ordunun yeniden kurulması olanaksız bulunduğu için başka çare görmüyordu.

Samsun’da yerel ‘Müfaai Hukuk Cemiyeti’ Mustafa Kemal’le bizzat ilişki kurdu. Mustafa Kemal, yerel askeri ve sivil makamlara, her yerde böyle ulusal örgütler kurulması buyruğunu verdi.”

siyasetcafe.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.